SESSİZLİĞİN GÖLGESİNDE
Sesler...Farklı
yüreklerden rengarenk çıkan,kimi iğneleyici ve keskince yükselen ...kimi
yüreklere serin sular serpen sesler
Sesler...yürekleri acıtmak için
büyütülen
Sesler...yüreklerin derdine dermen
olan
Ve sesler,sessizliğin kapılarını
zorlayan;o asaletini ''gereksiz bir cevapla'' bozmaya uğraşan,mayası insan
olan...
Akıp giden zaman girdabında sürüklenen
insan acizce kurduğu her cümlenin hesabını vererek yeni güne başlıyor ve
acıtmak için kurulan her cümle için bir hüzün biriktiriyor gönül
duvarlarında...
Yakın ve uzak eşitleniyor,sevdiğin ve
sevmediğin iki yürek farksızlaşıyor.Ve sende bir ruh taşıyorsun;an geliyor,gün
geliyor aynı döngü seni buluyor,bir başka yolda ve zamanda diliyle yürek
bileyenlerden oluvermişsin...
Ya sonrası?Ya sonrası?
Ortalık hüzün gölü olmuş
çıkmış...Ayrılık kokulu yaralardan göz yaşı akıyor.Zamanın da kuramadığın
''ben'' dediğin benliğini,kaptırmış olduğun fitne-fesat girdabında eritirsen o
hayalini kurduğun masal bitiyor.
Zamanında çirkince sana savrulan ne
varsa o yürek sessizliği duvarına çarpıp buhar olsaydı.İşte o zaman
dertlenmenin muhabbetin bir mana-i kifayeti oluyor.
Sen konuşmanın görgüsüzlüğünden
uzak,sadece mevsimlerin adını sayıklıyorsun yüreğinde...
-''İşte bir imtihan gibi yağmur
bulutları gibi yağan sabır yağmurlarından arınıp,benden sana sadece ''selam
olsun'' deyip geçiyorum!..''
Zor mu?
Elbette zor...
En hırslı seni yiyip bitiren duyguların
esiriyken sabitlenmek,dilini ve yüreğini sakinleştirmek sağlam bir ruh
iradesiyle sabretmek ve sonunda yürek sakinliğini bulmak...
Sevinirsin çoğu zamanlar yürek
suskunluğuna...Sevdiğin gelir acıtır ve giderken sevmediklerine devreder kırıp
dökme nöbetlerini...ve bir sonunun olduğunun bildiğin nefeslere katlanırsın bu
sahte hayatlara...
Sessizliğin azığın olur gönlüne...Sessiz
gölgelerinin huzurlu esintisinden oturanları hayal edersin hayal dünyanda...Ve
kendi suskun gönlünde biriktirirsin suskunluklarını...
Yeri ve zamanı geldiğinde dilsiz şeytan
olmadan sessizliğin asaletini yakıştırırsın kendine...Dengesini kurduğun her
sessiz cümle seni sensiz yüreğinde hayalini kurduklarına yaklaştırır.
Önce ruh günahına karşılık en zor ve bir
o kadar da kolay adımı atarsın;Seni hüzün mevsimlerine yakınlaştıranlara inat
susarsın,kırgınlıklarını sessizliğinle toplarsın.Düştüğün yerden dirilirsin
silkinerek...
Bunca yaşadığın acıya inat,sadece
haksızlıklar için haykırsın susan yüreğin!Konuşmanın vakti geldiğinde
kendi acından öte,iyiliğe ve doğruluğa muhtaç olan her canlı için her
adaletsizlik için kelimeleri cümle yapıp dizersin hadsizlere karşı...
Sevgi için,dost için,can için dertlerin
ve davan için harfler seçersin sessiz yüreğinden ince ince...
Ve sonra ne mi olur?
Cümle diyarının en güzel kelamların senin
için yeniden var olur.Sevgi çağırır,mutluluk çağırır,dostluk çağırır biten
sevgi köşkün için..
Sesler bir başka olur artık ve
sessizliğin gölgesinde dinleneceğin o vaat edilmiş huzur diyarına çağıran
nidaya dönüşür.Ve sen bütün bu hazineyi sadece susarak kazanırsın .Susarak ve
sabra susayarak...
''Söz gümüşse sukut altındır.'' sessiz
gönül diyarında...
@ilkSEN
2.5.2015
(gönülden yansıyan sağanak yazılar 18)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder