NOKTA.....
KOY BE KADIN .....
bir
kadın bir nokta olarak
doğar anasının karnından
anadan üryan olarak
tertemiz saf yoğrulmamış
ellenmemiş, dokunulmamış
hem ruhuna hem bedenine
bir kız çocuğu olarak
gelir yalancı cennete
büyümeye başlar anacığının
yamacında...
zaman geçmeye başladıkça
o küçük kız çocuğu
serpilmeye başlar bedeni,
tomurcuk salar göğüs uçları,
yalnız ruhu büyümez çocuk kalır
ilk erkek olarak
ona bir nokta olmasına
sebep olan adam
adam gibi adam
olması gereken adam
adam olamamıştı
yıkmıştı hayallerini
kırmıştı cam gibi olan
ruhunu....
küçüK kız yüreğine
cemreler düşen
kadın olacaktı
ileri ki yıllarda
genç kız olmuştu
o bir nokta olan
küçük kadın
ilk göz ağrısı
ilk erkeği olacağı
bir adamı sevdi
gençlik aşkı olarak
sadece sevdi
suçu sevmek oldu
babam dediği adam
dinlemeden, sormadan
infaz etti, dar ağacına getirdi
ruhunu.... sonra bedenini...
ayırdı gençlik aşkından
kopardı onu...
sonbaharda sararan bir yaprak gibi
attı onu başka kollara
ne olduğunu anlamadı bile
aklı ruhu ve bedeni
sevdiceğindeydi....
direnemedi bir nokta olan ruhu
kaderine razı oldu
gecesi gündüz
gündüzü gece oldu
ruhu başka bedende
bedeni başka bedenin di artık
zaman geçiyordu
sonbahar sonu
kendi gibi bir nokta
düşmüştü bedenine
cemreler düşen ruhuna
sonbaharın habercisi gibi
nokta olan eylül
can oldu, canan oldu
bir girdabın içinde
dönmeye başlayan
ruhuna bahar gelmişti
artık tek yaşama sevinci
olmuştu ....
o noktayı bedenine kolay adam
adam gibi adam olamamıştı
yaralamıştı ruhunu
ezmişti bedenini
bu hayat böyle gitmez dedi
kendi kendine karar verdi
''nokta....koy be kadın''
dedi...
hayat senin hayatın
hayatına adam gibi adam
olmayan adamlar karar veremez
hayatının baharında
genç güzel bir kadın olarak
son noktayı koydu...
bir tek eylül dü
yaşama sevinci
onun için sıkı sıkı
tutunmalıydı,
ona verdiği sözleri tutmalıydı
birde anacığına verdiği sözler vardı
pişman değildi verdi karardan
hayat devam ediyor
zaman ilerliyordu
aradan yıllar geçti
bir nokta olan genç kadın
güzel, gözleri yosun yeşili
hüzünlü bakan kadın
kadın gibi kadın olmuştu
hem gözü, hem kulağı, hem ruhu
okşuyordu, tam sevilesi olmuştu
hak eden ruhlarda...
kadın, bir girdabın içerisinde
dönerken....
yüreğinde biriktirdiği
bedenini saran
tutkuyu ve ihtirası
bir volkan gibi biriktiriyordu
zaman zaman hayatına
adamlar giriyordu
adam gibi adam
olmayı beceremeyen
kadının bir nokta gibi
ruhunu okşamasını bilmeyen
boş adamlar....
bir adam girdi,
ve yıktı kül etti
ruhunu kadının
aklını karıştırdı
bir yalanmış
meğer....
çekti gitti....
kadın teselliyi
göz yaşlarını
kağıtla kaleme anlattı
dili lal gönlü söyledi
kalem yazdı beyaz sayfalara
yazdıkça yazdı
son noktayı koyamadı kadın
yıllar önce dediği gibi
''nokta ....koysana be kadın''
diyemedi kadın....kendine
nedenini kendi de bilemediği
yine kabuğuna çekildi
kendi ruhuyla kavrulmaya
başladı...
yarı ayık yarı sarhoş olan ruhuyla
zaman bu akmaya devam ediyordu
yine günlerden bir gün
bir armağan olması geren ruhuna
ona ''benim kadınım'' demesi geren
onun da'' benim erkeğim'' demesi gereken
ama.... aması vardı....
kadın yılların vermiş olduğu
tutkunun ihtirasın ve birazda
intikam duygusu ile...
bir gece zifiri karanlığa
bürününce...
kapısını çalan armağanı
bir hediye gibi
içeriye aldı
paketin aklı karışık
ruhu ne yaptığını bilmeyen
kadın bu tutkusuna ihtirasına
o an da ruhunu dinleyerek
bedenini de ortak ederek
gecenin karanlığına karıştı
ruhuna eşlik eden bedeni ile
armağan armağanlığını bilemedi
bir ruh hazinesinin kıymetini bilemedi
aklı ve ruhu karışık olan kadının
armağana karşı
sevgi yoktu ruhunda...
aşkta yoktu ruhunda...
ve.... yapması gerekeni yaptı
içinde ki sesi dinledi
kapısını çalan armağana karşı
ve.... ''son noktayı'' koydu
armağan bir paket olarak
gecenin karanlığına karıştı
bir daha arkana bakma
kadın....
sen ne zorlukları aştın da
geldin bu zamanlara
seni anlamayan
senin ruhunu okuyamayan dan
senin ruhunu okşayamayan dan
uzak dur kadın....
arkana bakma!
önünü göremezsin kadın
sen sevilmelere
seni sen yapacak
ruhlara ihtiyacın var
sen de biliyorsun
kadını anlamak gerek
kadına ''kadınım'' diyebilmek gerek
kadın da ruhumun ''erkeği'' diyebileceğini arar....
buldu mu kadın....
noktalı virgül koyar
sıkı sıkıya sarılır
ruhunun aşkını
bırakmak istemez
ama beee kadın
senin yüreğini yıllar yaralamış
derin izler bırakmışlar
girip çıkanlar
kadınlı erkekli olarak
bazen dur demek lazım
kadın....
bazen noktasız virgül
değil kadın....
bazen NOKTA koymak
gerek be kadın....
hadi arkana bakma
kadın....
kendin ol....
kendine haksızlık etme
sadece karar ver
ve kendine söz ver
sadece.... de ki...kendine...
''NOKTA..... KOY BE KADIN .....''
çünkü sen güçlü bir kadınsın...
mutluluk sana yakışıyor
yüreği güzel kadın
Seni yoran bu hayata
rağmen .....
sat bu dünyanın anasını
mutlusun sen ..... mutlu.....
mutluluk anlarda gizli
anı yaşa ...... içine çeke çeke ...
ne olur .....
bir daha cemreler düşürme
kadın .....yüreğine ....
doğar anasının karnından
anadan üryan olarak
tertemiz saf yoğrulmamış
ellenmemiş, dokunulmamış
hem ruhuna hem bedenine
bir kız çocuğu olarak
gelir yalancı cennete
büyümeye başlar anacığının
yamacında...
zaman geçmeye başladıkça
o küçük kız çocuğu
serpilmeye başlar bedeni,
tomurcuk salar göğüs uçları,
yalnız ruhu büyümez çocuk kalır
ilk erkek olarak
ona bir nokta olmasına
sebep olan adam
adam gibi adam
olması gereken adam
adam olamamıştı
yıkmıştı hayallerini
kırmıştı cam gibi olan
ruhunu....
küçüK kız yüreğine
cemreler düşen
kadın olacaktı
ileri ki yıllarda
genç kız olmuştu
o bir nokta olan
küçük kadın
ilk göz ağrısı
ilk erkeği olacağı
bir adamı sevdi
gençlik aşkı olarak
sadece sevdi
suçu sevmek oldu
babam dediği adam
dinlemeden, sormadan
infaz etti, dar ağacına getirdi
ruhunu.... sonra bedenini...
ayırdı gençlik aşkından
kopardı onu...
sonbaharda sararan bir yaprak gibi
attı onu başka kollara
ne olduğunu anlamadı bile
aklı ruhu ve bedeni
sevdiceğindeydi....
direnemedi bir nokta olan ruhu
kaderine razı oldu
gecesi gündüz
gündüzü gece oldu
ruhu başka bedende
bedeni başka bedenin di artık
zaman geçiyordu
sonbahar sonu
kendi gibi bir nokta
düşmüştü bedenine
cemreler düşen ruhuna
sonbaharın habercisi gibi
nokta olan eylül
can oldu, canan oldu
bir girdabın içinde
dönmeye başlayan
ruhuna bahar gelmişti
artık tek yaşama sevinci
olmuştu ....
o noktayı bedenine kolay adam
adam gibi adam olamamıştı
yaralamıştı ruhunu
ezmişti bedenini
bu hayat böyle gitmez dedi
kendi kendine karar verdi
''nokta....koy be kadın''
dedi...
hayat senin hayatın
hayatına adam gibi adam
olmayan adamlar karar veremez
hayatının baharında
genç güzel bir kadın olarak
son noktayı koydu...
bir tek eylül dü
yaşama sevinci
onun için sıkı sıkı
tutunmalıydı,
ona verdiği sözleri tutmalıydı
birde anacığına verdiği sözler vardı
pişman değildi verdi karardan
hayat devam ediyor
zaman ilerliyordu
aradan yıllar geçti
bir nokta olan genç kadın
güzel, gözleri yosun yeşili
hüzünlü bakan kadın
kadın gibi kadın olmuştu
hem gözü, hem kulağı, hem ruhu
okşuyordu, tam sevilesi olmuştu
hak eden ruhlarda...
kadın, bir girdabın içerisinde
dönerken....
yüreğinde biriktirdiği
bedenini saran
tutkuyu ve ihtirası
bir volkan gibi biriktiriyordu
zaman zaman hayatına
adamlar giriyordu
adam gibi adam
olmayı beceremeyen
kadının bir nokta gibi
ruhunu okşamasını bilmeyen
boş adamlar....
bir adam girdi,
ve yıktı kül etti
ruhunu kadının
aklını karıştırdı
bir yalanmış
meğer....
çekti gitti....
kadın teselliyi
göz yaşlarını
kağıtla kaleme anlattı
dili lal gönlü söyledi
kalem yazdı beyaz sayfalara
yazdıkça yazdı
son noktayı koyamadı kadın
yıllar önce dediği gibi
''nokta ....koysana be kadın''
diyemedi kadın....kendine
nedenini kendi de bilemediği
yine kabuğuna çekildi
kendi ruhuyla kavrulmaya
başladı...
yarı ayık yarı sarhoş olan ruhuyla
zaman bu akmaya devam ediyordu
yine günlerden bir gün
bir armağan olması geren ruhuna
ona ''benim kadınım'' demesi geren
onun da'' benim erkeğim'' demesi gereken
ama.... aması vardı....
kadın yılların vermiş olduğu
tutkunun ihtirasın ve birazda
intikam duygusu ile...
bir gece zifiri karanlığa
bürününce...
kapısını çalan armağanı
bir hediye gibi
içeriye aldı
paketin aklı karışık
ruhu ne yaptığını bilmeyen
kadın bu tutkusuna ihtirasına
o an da ruhunu dinleyerek
bedenini de ortak ederek
gecenin karanlığına karıştı
ruhuna eşlik eden bedeni ile
armağan armağanlığını bilemedi
bir ruh hazinesinin kıymetini bilemedi
aklı ve ruhu karışık olan kadının
armağana karşı
sevgi yoktu ruhunda...
aşkta yoktu ruhunda...
ve.... yapması gerekeni yaptı
içinde ki sesi dinledi
kapısını çalan armağana karşı
ve.... ''son noktayı'' koydu
armağan bir paket olarak
gecenin karanlığına karıştı
bir daha arkana bakma
kadın....
sen ne zorlukları aştın da
geldin bu zamanlara
seni anlamayan
senin ruhunu okuyamayan dan
senin ruhunu okşayamayan dan
uzak dur kadın....
arkana bakma!
önünü göremezsin kadın
sen sevilmelere
seni sen yapacak
ruhlara ihtiyacın var
sen de biliyorsun
kadını anlamak gerek
kadına ''kadınım'' diyebilmek gerek
kadın da ruhumun ''erkeği'' diyebileceğini arar....
buldu mu kadın....
noktalı virgül koyar
sıkı sıkıya sarılır
ruhunun aşkını
bırakmak istemez
ama beee kadın
senin yüreğini yıllar yaralamış
derin izler bırakmışlar
girip çıkanlar
kadınlı erkekli olarak
bazen dur demek lazım
kadın....
bazen noktasız virgül
değil kadın....
bazen NOKTA koymak
gerek be kadın....
hadi arkana bakma
kadın....
kendin ol....
kendine haksızlık etme
sadece karar ver
ve kendine söz ver
sadece.... de ki...kendine...
''NOKTA..... KOY BE KADIN .....''
çünkü sen güçlü bir kadınsın...
mutluluk sana yakışıyor
yüreği güzel kadın
Seni yoran bu hayata
rağmen .....
sat bu dünyanın anasını
mutlusun sen ..... mutlu.....
mutluluk anlarda gizli
anı yaşa ...... içine çeke çeke ...
ne olur .....
bir daha cemreler düşürme
kadın .....yüreğine ....
@ilkSEN
8.8.2015 / 23.30
8.8.2015 / 23.30
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder