GECENİN RENGİNDEN DÜŞEN NOTLAR -13 -
Sesler vardır çığlık çığlığa, sesler vardır feryat-ı figan
olarak yüreğe düşen ateş gibi kavurur kül eder düştüğü yeri yakar giden yar
sevgili, gitme diye bakan yaşlı gözyaşlarıma aldırmadan gitti ardına bakmadı bile....
Hani vardır ya gidiyorum der bir engel çıkar gidemezsin
yüreğinin sahibini bırakamazsın sana bakan bir çift göz ''gitme kal der'' sonra
gitme be yüreğim sen onsuz bir HİÇsin kaldığı yerden devam etse dersin yarım
kalan aşkımız......
Ansızın çekip gitti bana mısın demedi ardına bile bakmadı
yüreğimdeki aşk, sol yanıma ağır bir yük bindi nefes alamaz oldum, nettin
neyledin bana yüreğimin teli çekip giderken, oysa sen benim ilk aşkım, ilk göz
ağrımdın can yoldaşım gittin gideli canlı ölüyüm ben artık.....
Gittin yaa beni tek başıma bıraktın bakma ardına git yoluna
ben yolumda tek başıma da yürürüm sensiz, gittin yaa gelme bir daha beni
yüreğindeki acımla tek başıma bırak, seni bu kadar severken ardına bile
bakmadan gidiyorsan gelme bir daha, ben sevgimin acısını kendi içimde yaşarım
tek başıma.....
Her gece ayazı çökünce yokluğun sarar bütün bedenimi, geceyi
aydınlatan ayla yıldızlar arkadaş olur bana, ben anlatırım onlar sessiz sessiz
dinlerler.... sen ne dersen de çekip gittin ya söylenen sözler sadece laf-ı
güzaf kalır yüreklerde....
Bir aşk hikayesi benim sana olan aşkım seninle başladı,
yürek bu zamanla ihanete uğrar alır yaralı yüreğimi giderim bu diyarlardan
molalar verir yollar boyunca kaç istasyon geçti bilmez yaralı yüreği bir derviş
gibi yol alır nerelere gittiğini bilmeden....
Özledim desem seni hisseder misin ben-i yüreğinde, özledim
desem duyar mısın sesimi kulaklarında, özledim desem görür müsün beni
hayallerinde, oysa ben seni hiç unutmadım ki, ismimi söylerken tenime yayılan
nefesini, hadi gelsene beni ben yapsana özledim ben seni, tenini nefesini,
yüreğimde ki yerini özledim can parem gelsene.....
Kapatın karanlık kapıları üzerime karanlık olan yüreğimin
aydınlanması zaman alacak, karanlık geceme yağmurlar yağmaya başladı bile vuruyor
damlalar pencerenin camlarına bir yandan da o damlalar göz yaşı olup akıyor
göğüs kafesime....bir an gözüm cama takılıyor bir perde gibi nefesimle
buğulanan cama yüreğim de yaşadıklarımı parmağımı bir kalem gibi kullanıp
çizmek istiyorum ruhumda yaşadıklarımı, anlatsam iki satır dize ile o nefesimle
buğulanan cama......
Hayat alabildiğine
güç yaşanıyor, umutlar tükendiği anda yüreğindeki özgürlüğe kanat çırpma isteği
seni hayata bağlıyor....uç uçabildiğin kadar özgür kuşlar gibi.....
Nasıl anlatsam ki sana ben-i, nerden başlasam ki ilk
gördüğüm andaki heyecanımı mı, yoksa bana ilk seslenişini mi, birde bana
dokunan ellerinde ki sıcaklığının yakan yüreğimi mi söylesem, ne söylesem ki
sen benim ilk heyecanımdın....söyle beni anlaman için gözlerime ordan da
yüreğime bakman yetecek gönül sevincim....
Bir şiirlerin sesi yürek daha şiirlere ses oluyor sesinin
yumuşaklığı delip geçiyor yürekleri okunan dizeler kendinden geçiyor,dediği
kelamlar da''sen sevmek nedir bilir misin'' dedi....
Sus yüreğim bu gece sus artık daha fazla yaralama yaralı
yüreğini, zamansız düştüğün aşk kuyusuna, bir girdap gibi dönüyorsun kendi
ruhunda, hayat yorgunu bir beden, birde acılar içinde çırpınan yürek, bir hazan
mevsimin de kuru bir yaprak gibi seriliyor kaldırım taşlarına bedenin, bir
rüzgar esiyor savuruyor seni bir toz bulutu gibi.....hadi duy sesimi hayırsız
sevgili....
@ilkSEN
22.7.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder